5 Aralık 2007 Çarşamba

BAHAR ve ASTIM


Polenler
Bazen, çiçeklere dokunduğumuzda savrulan renkli bir toz bulutu gibi gördüğümüz...Bazen, gökyüzünde pamuklar gibi uçuşurken seyrettiğimiz...Bazen, bir yağmurdan sonra bir kenarda toplaşan sarı bir toz kümesi olarak gözümüze çarpan...Polenler, yani çiçek tozları...Burnumuz aktığında... hapşırdığımızda...Gözlerimiz sulandığında... kızardığında....Derimiz kabardığında, kaşındığında...Öksürdüğümüzde...nefesimiz tıkandığında...göğsümüz hırıldadığında... suçladığımız... şu çiçek tozları...

Polen Nedir?
Polen ya da halk arasındaki ismiyle çiçek tozları, tohumlu bitkilerde erkek organların başçık kısımlarında bulunan erkek döl hücreleridir. Bitkinin genetik bilgisini içeren polenler, yuvarlak veya elips şeklindedirler.Bitkilerin üremeleri için polenlerin aynı türden diğer bitkilere taşınmaları gerekir. Bu taşınma böceklerle veya rüzgarla olur. Bazı bitkilerin kokulu, parlak ve nektarlı polenleri vardır. Arılar ve böcekler tarafından taşınan çapları ortalama olarak 100 mikron olan polenler alerji bakımından o kadar önemli değildir. Bunların hem sayıları azdır, hem de solunum yollarına giremeyecek kadar büyüktürler. Ayrıca bu polenlerin yapıları balmumu gibi olduğundan, bir böceğin ayağına veya bir bitkinin yüzeyine kolayca yapışırlar ve atmosfer havasına karışmazlar. Alerjik hastalıklar bakımından asıl önemli olanlar, 20-60 mikron büyüklüğünde ve rüzgarın etkisiyle çok uzak mesafelere taşınabilen polenlerdir. Bu boyutlardaki polenler rüzgar, yağmur, kuruluk, nem, vb. meteorolojik faktörlerin etkisiyle birkaç mikronluk çok daha küçük taneciklere parçalanırlar. Akçaağaç, dişbudak, ıhlamur gibi ağaçların hem böceklerle taşınan büyük polenleri, hem de rüzgarla taşınan küçük polenleri vardır.Polenler kapı ve pencerelerden, hatta pencerelerdeki tellerden geçerek evlerimizin içine kadar girebilirler, fakat oda içinde hiçbir zaman dış atmosfer havasındaki kadar çok miktarlarda bulunmazlar.

Her Bitkinin Kendine Özgü Polen Zamanı Vardır!Bitkilerin türlerine göre polen zamanları farklıdır. Örneğin; iğne yapraklı ve yaprak döken ağaçlar ilkbaharda, otların ve çiçeklerin çoğu Haziran ve Temmuz aylarında polen yayarlar. Geç açan ağaçlar ve yabani otlar ise yaz sonunda polen verirler.

Her Polen Alerji Yaratmaz!Polenlerin alerjik hastalıklara neden olma potansiyelleri farklıdır. Bunu belirleyen dört önemli faktör vardır: Alerjenite Polenin boyutları Solunan havadaki polen miktarı Polenlerin havada kalma süreleriAlerjenite, bir antijenin duyarlı kişilerde antikor yapımını uyarabilme özelliğidir. Bir polen ne kadar çok IgE yapımına yol açıyorsa, alerjenitesi o kadar fazla demektir. Bir maddenin alerjenitesi, kimyasal yapısına bağlıdır. Polenlerin hastalık yapma potansiyelleri boyutları ile de yakından ilgilidir. Polenler astıma değil, daha çok alerjik nezleye neden olurlar çünkü bunların çapı 20-60 mikron arasındadır. Bu boyuttaki polenlerin küçük hava yollarına kadar ulaşabilmeleri mümkün değildir. Alerjik hastalıklara yol açmada solunan havadaki polen miktarı ve bunların havada kalma süreleri de çok önemlidir. Araştırmalara göre, bir polenin alerjiye neden olabilmesi için bir metreküp havada ortalama 25-50 polen bulunması gerekmektedir. Bir çavdar başağının 4 milyon, orta boy fındık ağacının 600 milyon ve bir çam kozalağının yılda 5 milyondan fazla, tek bir ağacın ise 10 milyardan fazla polen üretebildiğini göz önüne alırsak, soluduğumuz havada ne kadar çok çam poleni bulunabileceği daha iyi anlaşılır. Ancak, çam polenlerinin alerjeniteleri fazla olmadığı için bunlara bağlı alerjik hastalıklar oldukça seyrektir. Gösterişli ve renkli bitkilerin daha çok alerjiye neden oldukları sanılır. Örneğin, gül nezlesi diye bilinen hastalığa gül polenleri değil, aynı mevsimde atmosfere salınan ağaç ve çayır polenleri yol açar.Kavak, huş ağacı, kızıl meşe, kızılağaç, fındık, selvi, kayın, söğüt, ıhlamur, zeytin, karaağaç, çınar gibi ağaç polenleri ile çayır salkım otu, tatlı ilkbahar otu gibi çayır polenleri; yapışkan otu, akkazayağı ve kuzu kulağı gibi yabani ot polenleri ve arpa, buğday, yulaf, çavdar ve mısır gibi tahıl polenlerinin alerji yaratma potansiyelleri yüksektir.Bazı polenler o kadar büyüktürler ki, havada çok kısa süre kalabilirler ve salındıktan hemen sonra toprağa düşerler. Bu yüzden de hastalık yapma özellikleri hiç yoktur.


Hava Koşulları ve Polenler
Ülkemizde, bölgelere göre farklılıklar olmakla beraber polenlerin atmosferde en çok bulunduğu dönem nisan-haziran aylarıdır. Sıcak iklimlerde, polen mevsimi 8-9 ay sürer.Atmosferdeki polen miktarları hava koşullarına bağlı olarak değişir. Sıcak, kuru, rüzgarlı ve fırtınalı günlerde atmosferdeki polen sayısı çok fazladır. Rutubetli ve yağmurlu günlerde ise polenler su ile yere indikleri için havadaki miktarları çok azalır. Birçok hasta, yağmur yağdıktan sonra şikâyetlerinin bıçak gibi kesildiğini çok iyi bilir ve çok rahatsız oldukları zaman yağmur yağmasını arzu ederler.Bitkilerin çoğu polenlerini gün doğumu ile sabah saat 8 arasında, bir kısmı öğle saatlerinde, bir kısmı ise öğleden sonra salarlar.Polenler rüzgarın etkisiyle kilometrelerce uzaklara taşınabilirler. Ağaç polenlerine göre, çayır ve çimen polenleri çok daha uzak mesafelere yayılabilirler.Yüksek binalarla çevrili sokaklarda, binaların yüzeyi statik elektrik nedeniyle polenleri çekerler. Buna karşılık, deniz kenarlarında çok az polen bulunur.Birçok araştırma hava kirliliğinin polenlere karşı duyarlılığı artırdığını göstermiştir. Özellikle de yoğun trafik olan bölgelerde yaşayan ve dizel partikülleri ile poliaromatik hidrokarbonlara maruz kalan kişilerde polen duyarlılığı daha kolay oluşmaktadır.


Polenlerden Korunmanın Yolları
Soluduğumuz havada bulunan polenleri kontrol etmek elimizde olmadığı için, polenlerden korunmak ev akarlarından korunmak kadar kolay değildir. Her şeyden önce, hangi polenlere alerjik olunduğu bilinmelidir. Polenlerine alerjik olunan bitkilerden uzak durulmalıdır. Radyo, televizyon, gazete gibi yayın organlarında, günlük hava durumu raporlarında o günkü polen durumu hakkında bilgi verilerek alerjisi olanlar uyarılmalıdır. Evlerin kapı ve pencereleri sıkıca kapatılmalıdır. Evlerde ve arabalarda polen filtreli klimalar kullanılmalıdır. Evdeki polen miktarı çok fazla ise hava temizleyicilerden yararlanılmalıdır. Polenlerin atmosferde yoğun olarak bulundukları zamanlarda (sabahın erken saatleri, sıcak, kuru ve fırtınalı havalar) mümkünse dışarıya çıkılmamalıdır. Polenlerin çok yoğun olduğu dönemlerde mutlaka dışarı çıkmak gerekiyorsa, ağzı ve burnu kapatan maskelerden yararlanılmalıdır. Polen mevsiminde, açık havada spor ve egzersizden kaçınılmalıdır. Polen zamanı ağaçlık ve çimenlik yerlere seyahat edilmemeli, deniz kenarları tercih edilmelidir. Dışarıda mutlaka güneş gözlüğü kullanılmalı ve eve gelince gözlük bol su ile yıkanmalıdır. Şapka mutlaka kullanılmalıdır. Eğer şapka takılmıyorsa saçlar yatmadan önce mutlaka yıkanmalıdır, çünkü saçlara çok miktarda polen yapışmış olabilir. Günlük kıyafetler eve gelir gelmez, yatak odası dışında bir yerde hemen değiştirilmelidir.

ASTIM
Astım, akciğerlerimiz içindeki hava yollarının, yani bronşlarımızın çeşitli uyaranların etkisiyle yaygın olarak daralması ile ortaya çıkan kronik bir hastalıktır. Astımın ortaya çıkmasında hem kalıtsal hem de çevresel faktörlerin rolü vardır.Astımın pek çok türü olmasına karşın, temel olarak iki önemli çeşidi vardır: Alerjik astım Alerjik olmayan astım

Alerjik Astım
Alerjik astımın temel özelliği, hastanın duyarlı olduğu bir ya da daha fazla alerjenin (ev akarları, evcil hayvanlar, polenler, küfler, vb.) olmasıdır. Bu duyarlılık, alerjik deri testleri ya da kanda IgE ölçümü ile gösterilebilir.Alerjik astım, genellikle ilk belirtilerini çocukluk döneminde verir. Hastada veya ailesinde alerjik nezle, egzema, ilaç alerjisi, besin alerjisi, vb. diğer alerjik hastalıklara çok sık rastlanır.Alerjik astım, ilaç ve aşı tedavisine çok iyi cevap verir.

Alerjik Olmayan Astım
Alerjik olmayan astımda hastanın duyarlı olduğu belirli bir alerjen yoktur; deri testleri negatiftir ve kandaki IgE düzeyleri normal sınırlar içindedir. Bu hastalarda astım krizlerinin nedenleri, viral infeksiyonlar (nezle, grip, farenjit, vb.), soğuk hava, kirli hava, sigara dumanı, ilaçlar (aspirin, ağrı kesici ve romatizma ilaçları, vb.), gıda katkı maddeleri, boya, cila, vernik, parfüm kokuları, stres, vb. faktörlerdir.Hastalık belirtileri çoğu hastada 30 yaşından sonra ortaya çıkar. Bu hastaların ailelerinde astım ve diğer alerjik hastalıkların görülme sıklığı normal insanlardaki kadardır.Alerjik olmayan astımın seyri daha uzun sürelidir, krizler daha ağır ve tedaviye dirençlidir. Bu hastalarda aşı tedavisinin yeri yoktur.


Astımın Belirtileri
Astımın temel belirtileri şunlardır: Öksürük Balgam Hırıltılı solunum Nefes darlığı
Astım krizlerle ortaya çıkan bir hastalıktır. Hasta, bu kriz dönemleri dışında tamamen normaldir. Astımlılardaki bu iyilik dönemlerinin süresi hastadan hastaya farklılık gösterir. Astım krizleri çok ani olarak başlayabileceği gibi, birkaç gün içinde yavaş yavaş da gelişebilir.

Astım krizlerinin üç temel özelliği vardır:
Havaların değişken olduğu dönemlerde daha sık görülür.
Belirtiler gece sabaha karşı şiddetlenir.
Krizleri doğuran çeşitli faktörler vardır: Alerjenler, sigara dumanı, viral infeksiyonlar, keskin kokular, vb.

Astımın Derecelendirilmesi
Astımın belirtilerinin ağırlığı ve görülme sıklığına göre üç derecesi vardır.
Hafif astım: Hastalar günlük olağan etkinliklerini rahatlıkla yapabilirler, ancak ağır eforlarda zorlanma olabilir. Haftanın 1-2 günü ilaç tedavisi ile düzelen belirtiler vardır. Geceleri gelen astım krizleri ayda 1 veya 2’den fazla değildir.
Orta derecede astım: Öksürük ve hırıltılı solunum her gün olmasa bile uzun süreli olarak hep vardır. Haftada en az 1-2 kere yoğun ilaç tedavisini, yılda 2 kez de hastanede tedaviyi gerektirecek kadar ağırlıkta krizler olur. Bu hastalarda, haftanın birçok gününde gece uykudan uyandıran nöbetler de vardır.
Ağır astım: Öksürük ve hırıltılı solunum bazen şiddetli olmakla birlikte her gün vardır. Bu hastaların her 3-4 ayda bir hastaneye yatırılarak ve bazen de yapay solunum uygulanarak tedavileri gerekir. Hemen her gece uykudan uyandıran astım krizleri görülür, hatta çoğu günler uyumak hiç mümkün değildir. Günlük hareketler de ileri derecede kısıtlanmıştır.

Astım Tedavisi
Astım tedavisinde çeşitli aşamalar vardır:
Hastanın eğitimi
Alerjen ve irritan maddelerden korunma
İlaç tedavisi

Erken teşhis, gerekli koruyucu önlemlerin alınması ve uygun tedavi ile bireyler normal yaşamlarını sürdürürler.

Hiç yorum yok: